“Hukuk, varlık alanımız, halkımız adına adalet çiçekleri ektiğimiz toprağımızdır”
Avukatlık Yasası'nın 76. maddesi barolara, “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma ve koruma” görevi yüklemiştir. Bursa Barosu, yasanın yüklediği bu görev gereği tüm seçimlerde vatandaşlarımıza hukuki destek vermiş, geçen yıl yapılan yerel seçimlerde de “Çünkü Çaldılar” diyerek YSK eliyle vatandaşın hukuki ve demokratik seçme hakkına karşı yapılan hukuksuzluğa da karşı durmuştu.
Ünlü hukukçu Molierac'in dediği gibi avukatlar, hukuktan, adaletten başka hiçbir hiyerarşik üst tanımazlar, efendileri yoktur ve hiçbir iktidara da tabi değillerdir. Bu ilkeyi benimsemiş Bursa Barosu avukatları olarak hukuksuz şekilde tekrarlanan seçimde vatandaşın özgür iradesinin sandığa yansıması için hukuki destek vermiştik.
Bu katkımızdan tam bir yıl sonra; toplumla dayanışma içinde olduğumuz pandemi günlerinde yurttaşlarımız ve meslektaşlarımız ağır ekonomik sorunlarla boğuşuyor. Virüs salgınının yayılmasını önlemek amacıyla adalet hizmetleri yavaşlatılmış, bu suretle avukatlar da adliyelerden uzaklaştırılmışken Avukatlık Yasası'nın 76. maddesindeki “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma ve koruma” görevimizin elimizden alınma girişimleri olduğunu duymaktayız. Yapılmak istenen sadece vatandaşın, kadının, çocukların, doğanın, hayvanların ve adaletsizliğe uğramış tüm insanların yanında yer almamıza olanak sağlayan “hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunma ve koruma” görevimizin, yangından mal kaçırırcasına aniden yapılmak istenen yasa değişikliği ile elimizden alınmak istenmesi de değildir.
Avukatlık Yasası'nın 76. maddesindeki bu görevi 95 ve 97. maddeleri gereği uygulamakla yükümlü olan Baro Yönetim Kurulu ve Baro Başkanının vazifelerinin de tırpanlanması planlanmaktadır. Duyumunu aldığımız yasa tasarısına göre baro başkan ve yönetim kurullarının hukuksuzluklara karşı durabilme, açıklama yapabilme, dava açabilme, davalara müdahil olabilme hakları ile meslek ve meslektaşını koruma, emniyette, savcılıkta, davalarda savunabilme yetkileri elinden alınacaktır. Bu demektir ki, vatandaşımız, kadınlarımız, çocuklarımız, doğamız, adaletsizliğe uğramış insanlarımız yalnız bırakılmak istenmektedir. Barolar, üyesi olan avukatların bile haklarını savunamaz bir duruma getirilerek tamamen işlevsiz bırakılmak istenmektedir.
Bu gelişmeler yaşanırken olağanüstü genel kurul talebimizi açık yasa hükmüne rağmen reddeden sayın TBB Başkanı da yeniden seçilebilmek için delege yapısının değiştirilmesi karşılığında buna göz yumduğu izlenimi vermekte, yasa taslağından habersiz olduğu açıklamaları yaparak “görmedim-duymadım-bilmiyorum” demektedir.
“Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak”; avukatların ve örgütü Baroların en doğal vazifesi ve varoluş sebebidir. Çünkü hukuk bizim varlık ve meslek alanımız, halkımız adına adalet çiçeklerini ektiğimiz toprağımızdır. Hukukun üstünlüğü yoksa o toprak da yoktur. O toprak yoksa adalet de yoktur.
O yüzden yüzyıllar boyunca insanlığın ortak acıları üzerinde yükselen ve bu acılar bir daha yaşanmasın diye elde ettiğimiz bu hak ve görevimiz hiçbir Baro organında yer almak veya başkanı olmak uğruna feda edilemez. Şahsi menfaatlerini koruma derdinde olanlar varsınlar üstünlerin hukukunu korumaya devam etsinler. Tarih onların durduğu yeri zaten şaşmaz bir vicdanla kaydedecektir.
Bizler avukatlığı sadece bir iş olarak görmüyor ve mesleğimizi kutsal bir görev gibi ifa ediyoruz. Adliye koridorlarında, duruşmalarda, sorgularda, ifade odalarında adalet, hak ve hukukun üstünlüğü peşinde ter döküyoruz. Bu uğurda Cengiz Göral'ı, A. Hilmi Feyzioğlu'nu ve Özgür Aksoy'u şehit veren, Kuvayı Milliye geleneğinden gelip TBMM kürsüsünden Puşide-i siyahı kaldıranların ruhunu taşıyan Bursa Barosu avukatları olarak bizler, her ahval ve şartta hukukun üstünlüğü bayrağını taşımaya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Hak kuvvetten üstündür” demeye devam edeceğiz.
Andımız olsun.
Bursa Barosu
#Barolaradokunma