Bursa Barosu, 1 Mayıs nedeniyle iş hukuku raporu yayınladı
Kıdem tazminatından işsizliğe, çocuk işçilerden sendikal örgütlenmeye ve iş güvenliğine kadar sorun büyük!
Bursa Barosu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle çalışma yaşamında yaşanan hukuki sorunların raporunu çıkardı. Asgari ücretten kıdem tazminatına, işsizlikten zorunlu bireysel emekliliğe kadar pek çok konuya yer verilen raporu, Bursa Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu Başkanı Av. İsmail İşel açıkladı.
Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, yönetim kurulu üyeleri ve komisyon üyesi avukatların katıldığı basın toplantısında konuşan İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu Başkanı Av. İsmail İşel, ilk önce asgari ücretten vergi yükünün kaldırılması gerektiğini söyledi. “Hayat pahalılığı karşısında alım gücü neredeyse tükenme noktasına gelen 10 milyona yakın asgari ücretlinin sırtındaki ağır vergi yükünün bir an evvel kaldırılması çalışma hayatının tüm kesimlerini biraz olsun rahatlatacağı gibi, bu sorun eşit toplum ve adaletli paylaşım için de bir gereksinim olarak önümüzde durmaktadır” diyen İşel, 40 yılı aşkın süredir çeşitli dönemlerde gündeme gelen kıdem tazminatı fonuna ilişkin de şunları söyledi:
Kıdem tazminatı fonu gündemden kalkmalı
“Emek kesimi de işveren kesimi de fon kurulmasını istememekte, hatta yüksek sesle buna karşı çıkmaktadır. Daha önce kurulan buna benzer fonların durumu ortadadır. Her iki kesimden yapılan kesintilerle ciddi bir kaynak haline gelen İşsizlik Fonu ise işlevini yerine getirememiş, bu kaynağın sadece % 27'si işsiz kalanlara ödenmiştir. Kıdem tazminatı, 80 yıllık bir kazanımdır. İşsizlik fonu ile kıdem tazminatının amacının artık ortadan kalktığına dair beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, kıdem tazminatı fonu ve zorunlu BES gibi oluşumların emek kesimi açısından hak kaybı yaratacağı ve taraflara yeni bir takım maddi külfetler getireceği gerçeği açıktır. Tüm tarafların karşı çıktığı fon oluşumu gibi söylem ve gayretlerin artık tamamen terk edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.”
Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizlik oranı
İsmail İşe, TÜİK'in açıkladığı güncel verilere göre, son 1 yılda işsiz sayısının yüzde 73 oranında arttığını, toplam işsiz sayımız 4,6 milyonu aştığını hatırlattı ve “Geniş tanımlı işsizlik ise yüzde 22'lere vararak 7,5 milyon kişiyi bulmuştur. Genç işsiz oranı yüzde 26,7 olarak açıklanmış, ne iş yaşamında ne de eğitimde olanların oranı ise yüzde 25'dir. 2009 ekonomik krizinde pik yaparak yüzde 14'lere kadar varan işsizlik, şimdilerde bu seviyeleri de aşmış ve Ocak/2019 itibariyle yüzde 14,7'ye ulaşmıştır. Maalesef açıklanan bu veriler, Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizliğiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir” dedi.
Çalışma yaşamının önemli sorunlarından birinin de cinsiyet eşitsizliği olduğuna dikkat çeken Avukat İşel, istihdam edilenlerin iş gücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 65'ler seviyesindeyken kadınlarda ise yüzde 30'ların altında kaldığını, işsizliğin artmasının da en çok kadın çalışanları etkilediğini belirtti. İşel, kadınların uğradığı eşitsizlik, her türlü taciz ve mobing, güvencesizlik gibi sorunların da devam ettiğini ifade etti.
İşçilerin yüzde 90'sı sendikasız, 95'i toplu sözleşmesiz
Çocuk işçi, kayıtdışı istihdam sorunlarına da dikkat çeken İsmail İşel, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili de toplumdaki hakkaniyetli çözüm beklentisini dile getirdi. Sendikal örgütlenme sorununa da değinen İşel, şöyle konuştu:
“Kayıt dışı istihdam meselesinin önemli bir yanı göçmen işçilerdir. Göçmen işçilerin büyük bölümü Suriyelidir. Çalışma izni verilen Suriyeli işçi sayısı 2018 yılı sonu itibariyle sadece 33 bin civarındadır. Halen 3,5 milyonu aşkın Suriyelinin ülkemizde ikamet ettiği düşünüldüğünde bu kişilerin önemli bir kısmının kayıt dışı ve güvencesiz olarak çalıştığı da anlaşılmaktadır.
Sendikalaşma oranının genel olarak yüzde 11 seviyelerinde olduğu, özel sektördeki bu oranın ise sadece yüzde 7'de kaldığı görülmektedir. Bu oran OECD ülkeleri arasında en düşük örgütlülük oranıdır. Ülkemizdeki işçilerin yüzde 90'ı sendikasız, yüzde 95'i ise toplu sözleşmesiz çalışmaktadır. Sendikalı oranı oldukça düşük olmasının yanında, az sayıda sendikaya üye olanların yarısı da toplu sözleşme hakkına kavuşamamaktadır. Örgütlü çalışma açısından en kritik olumsuzluklardan biri de yürütme organı tarafından alınan grev erteleme kararları olmuştur. Alınan bu kararlar nedeniyle, son yıllarda neredeyse uygulanan grev kalmamıştır.”
Arabuluculuk, işçinin adalete erişimini kısıtladı
“İş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk uygulamasının başlamasıyla birlikte işçinin adalete erişim hakkının sınırlandırılmış olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından da kabul edilmiş bir hukuki gerçekliktir. Yine aynı düzenlemeler ile işçi-işveren arasındaki ilişkilerin yargının kamusal denetimi dışında bırakılmaya çalışıldığı da ortadadır” diyen İşel, iş kazalarındaki can kayıplarına dikkat çekti. 2018 yılında en az 1923 işçinin yaşamını yitirdiğini, bunlardan 67'sinin çocuk olduğunu bildirdi. Sadece 69 ölümün de Bursa'da yaşandığını anlattı. 301 madencinin öldüğü Soma faciasını da hatırlatan İşel, hukuki sürecin devam ettiği bu davanın Bursa Barosu tarafından takip edildiğini hatırlattı.