Adalet Nöbeti bu kez Uğur Mumcu anısına Antalya'da tutuldu
İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde başlatılıp 85 hafta tutulduktan sonra ilk olarak Bursa üzerinden Anadolu'ya yayılan Adalet Nöbeti, 24 Ocak 2020 tarihinde Antalya'da tutuldu. Uğur Mumcu'nun katledilişinin yıldönümü anısına tutulan nöbete Bursa Barosu'nu temsilen Başkan Yardımcısı Av. Metin Öztosun, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gonca Gülçin ve Avukat Hakları Merkezi Üyesi Av. Ümit Özcan katıldı.
Antalya Barosu ev sahipliğindeki Adalet nöbetine Bursa'nın yanı sıra Ankara, Artvin, Aydın, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mardin, Mersin, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tunceli, Van, Yalova barolarının başkanları, başkan yardımcıları ve çok sayıda avukat katıldı. Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan “Bugünkü nöbetimiz, kalemi hep gerçekleri yazan büyük devrimci Uğur Mumcu başta olmak üzere, alçakça katledilen akademisyenlere, avukatlara, aydınlara, gazetecilere, sanatçılara ve yazarlara adanmıştır. Bizler adaleti, demokrasiyi ve hukuk devletini savunanlar olarak, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar aydınlanıncaya, cezasızlık politikası sona erinceye kadar toplumumuzun belleği olacağız" dedi.
Katılımcı baro başkanları da birer konuşma yaparken, Bursa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Metin Öztosun, Nazım Hikmet'in şiiriyle başladı ve şunları söyledi:
“Antenler yalan söylüyorsa, yalan söylüyorsa rotatifler, kitaplar yalan söylüyorsa, dua yalan söylüyorsa, ninni yalan söylüyorsa, rüya yalan söylüyorsa, meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa, yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ay ışığı, söz yalan söylüyorsa, ses yalan söylüyorsa, ellerinizden geçinen ve ellerinizden başka her şey herkes yalan söylüyorsa, elleriniz balçık gibi itaatli, elleriniz karanlık gibi kör, elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun, elleriniz isyan etmesin diyedir. Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız bu ölümlü, bu yaşanası dünyada, bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
Evet bazen herkes her şey yalan söylerken doğruları yazan, söyleyen birileri vardır. Tıpkı 24 Ocak 1993'te katledilen avukat gazeteci Uğur Mumcu gibi... Katledilen, özgürlüğü kısıtlanan nice aydın, gazeteci ve hukukçu gibi.
Bir ülkeyi demokratik yapan en önemli kurumlardan biri özgür basındır. Çünkü bazen herkes yalan söylerken, ninniler yalan söylerken, insanlar kendilerine bile yalan söylerken, sözler sesler gazeteler tv'ler yalan söylerken, sizin sesiniz ve vicdanınızdan başka herkes ve her şey yalan söylerken halkın yanında doğruyu haykıran gazeteciler ve savunması engellenmeyen bir avukat olursa, olabilirse işte o zaman gerçek demokratik bir ülke olabiliriz ve o zaman ülkede adalet sağlanabilir o zaman sözde değil gerçek bir hukuk devleti olunabilir.
Doğruları söyleyenler toplumun nefes borularıdır her daim. Avukatlar da adaletten ve hukuktan yana tavır alan topluma nefes borusu olan meslek sahipleridir. Hiçbir iktidara tabi değildirler. Ve o yüzden avukatların sesi kesilirse yurttaşların nefesi kesilir.
Sokrates'ın ünlü savunmasında olduğu gibi bazen devlet koca bir at gibi ayakta uyur ve saldırılara açık hale gelir. İşte o zaman biz hukukçular at sinekleri gibi üşüşürüz devletin başına, adalet ve demokratik özgürlük taleplerimizle onu derin uykusundan uyandırırız. İşte bugün de buradan devlete sesleniyor ve onu daldığı uykudan daha derin uykulara dalmasın diye adalet, hukuk ve özgürlük taleplerimizle uyan artık diyoruz.”