Gürkan Altun, İstanbul Barosu'nun Demokrasi Nöbeti'nde konuştu: Aynı mülki amir ve kurullarla seçim yapılırsa yine iptal edilir!
“Demokrasi için dayanışma nöbeti”
Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin YSK tarafından iptal edilmesi üzerine İstanbul Barosu'nca başlatılan “Demokrasi İçin Dayanışma Nöbeti”nde konuştu.
İstanbul Barosu'nun, İstiklal Caddesi'ndeki binası önünde gerçekleştirilen nöbete 14 Mayıs'ta Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun ve Yönetim Kurulu Üyesi Av. İlker Yılmaz katıldı. İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu'nun sunuş konuşmasıyla mikrofonu alan Altun, Bursa'dan dayanışma ruhu getirdiğini ve bu ruhun 23 Haziran'da büyüyüp çığa dönüşeceğini söyledi. Türkiye'de ilk defa 32 bini aşkın sandıkta birer avukat olacağını belirten Gürkan Altun şöyle konuştu:
“Bizler avukatların cinsiyeti, boyu, siyasi düşüncesiyle ilgilenmiyoruz. Sadece avukat ve hukukçu kimliğiyle ilgileniyoruz. Ve biz her vicdanlı avukatın, hukuka inanan her bireyin sandıkta her seçmenin oyuna sahip çıkacağını biliyoruz. Bu uğurda yaptığımız tek şey onların yanında olmak ve biraz olsun cesaretlendirmek.
Bizi bu seçime götüren yüksek yargı kurumuyla ilgili de bir çift söz söylemek gerekiyor. İptal gerekçesini beklemiyoruz elbette. Bu tip kararlar, varsa eğer gerekçesiyle birlikte açıklanmalıdır. Sonradan kamuoyunda oluşan veya oluşturulan algıya göre bir gerekçe yazılamaz, yazılmamalı. Bizim okuduğumuz kararda tek bir gerekçe var. Sandık kurullarının usulsüz oluşturulması! Bazı adaylar, bir partinin genel başkanı ne diyor? Oylarımızı çaldılar! Hırsızlık yaptılar! Hırsızlığı kim yaptı? Kim müsaade etti? Hırsızlar kimlerdir? Ne onlar biliyor ne de biz? Peki bu hırsızlık nerede yapıldı? Sadece İstanbul'da mı yapıldı? Sandık kurulu ile ilgili düzenleme referandumdan beri var. O günden bugüne yapılan üç seçim, hadi hepsini bıraktık, 31 Mart'ta 81 vilayette beş yüzün üzerinde ilçede yapılan seçimler, hep aynı şekilde oluşturulan sandık kurullarıyla idare edildi.
Bursa'da büyükşehir belediye başkanlığı seçimi çok küçük farkla sonuçlandı. 60-70 bin gibi bir oy var. İstanbul'daki kadar makas dar değil ama Bursa koşullarında son 20 yılda iki adayın birbirine yaklaştığı ilk seçim bu. YSK öncelikle şuna cevap vermeli. İstanbul'da 200 küsur sandıkta sandık kurulu seçimlere doğrudan etki etti ama kurulların tamamının kamu görevlisi olmayan kişiler tarafından teşkil ettirildiği iddiasında… İlçelerde değil, sadece büyükşehirde seçim sonucuna etkili olduğunu söylüyor. Peki Bursa'da, Ankara'da, İzmir'de, Adana'da, Tekirdağ'da, Osmaniye'de sandık kurulları nasıl teşkil ettirildi? Tüm Türkiye'de sandık kurullarının belirlendiği kamu görevlisi havuzunu kim oluşturdu? İçişleri Bakanlığı bünyesindeki mülki amirler! Peki bugün itibariyle hiç duydunuz mu bir tane mülki amir hakkında görevden el çektirme var? Hiç duydunuz mu, bir tane mülki amir hakkında soruşturma açılmış? Oysa bu kamu görevlileri listesini ilçe ve il seçim kurullarına gönderen bizatihi mülki amirler! Peki İstanbul'da kim? İstanbul Valisi, Büyükçekmece Kaymakamı, Beyoğlu Kaymakamı vesaire… İstanbul Valisi nerede şimdi? Mazbatasını geri aldığınız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın koltuğuna da oturuyor. Yani usulsüz kamu görevlilerini havuza atan, il-ilçe seçim kurullarının önüne gönderen mülki amirlerden en büyüğü aynı zamanda koltuğunu altıdan aldığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın görevini de yapıyor. Ama biz alıştık ülkemizde bir bedende birkaç fazla şapkaya… Doğu ve Güneydoğu'da geçen dönem alıştık, referandumla birlikte Cumhurbaşkanlığı sisteminde alıştık.
Peki hırsızlar kim? Gerçekten merak ediyoruz. Ama şunu biliyoruz ki hırsızların aracı kıldıkları mülki amirler. Şimdi il, ilçe seçim kurulları kendilerine verilen kamu görevlisi listesinden ayıklama yapıp hangisi devlet memurudur nasıl belirleyecek? Orada ad çekme suretiyle belirlenen sandık kurulu başkanı veya yardımcısı adli para cezasına rağmen göreve nasıl gitmeyecek? Giderse hırsız olacak, gitmezse görevini ihmal etmiş olacak? Peki bunun sorumlusu kim? Mülki amir…
Buradan sesleniyorum. İçişleri Bakanı'na sesleneceğim ama önce görevini bırakması gereken veya bırakmıyorsa görevden alınması gereken kişi İçişleri Bakanıdır. Çünkü mülki amirlerin başında o var. Hukuken sorumludur. Siyaseten kendini sorumlu hissetmeyebilir. İstifa etmesi gereken İstanbul Valisi'dir, İstanbul kaymakamlarıdır. Etmiyorlarsa, görevden el çektirilmelidirler. En azından 23 Haziran akşamına kadar… Seçimlerin selameti için… Aynı ellerle, aynı havuzdan oluşturulacak sandık kurullarıyla bu seçime gidersek, bir daha, bir daha iptallerle karşılaşırız. Ama bu iş İstanbul'la sınırlı değil. Bursa'daki sandık kurullarının nasıl oluşturulduğunu, kaç kamu, kaç banka çalışanı, kaç fabrika işçisi, kaç belediye çalışanı sandık kurullarında görev yaptı? Bakın Bursa Mustafakemalpaşa'da, 5 belediye görevlisi ki bunlar belediye başkan yardımcısı sıfatına haiz, sandık kurulu başkanı ve başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Ama bu itiraz hepinizin de bilindiği üzere reddedildi. Demek ki neymiş? Sandık kurulunun teşkili seçim iptalini gerektirmiyormuş! Ama İstanbul'da seçim sonuçlarını etkilediği için gerekliymiş! İstanbul'da fark neydi? 14 bine yakın… 42 bin seçmenin bulunduğu sandıklar seçim sonucunu değiştirebilir ve belediye başkanlığı el değiştirebilir? Öyle mi? Bize bunu anlatamazsınız! Zaten oy farkı yüzde 50'nin üzerinde iktidar partisinde. Yüzde 40'lar da büyükşehir belediye başkanlığını kazanan Ekrem İmamoğlu'nda… Peki ne olacaktı? Yüzde 70-80 mi oy almayı umut ediyordu iktidar partisinin başkan adayı? Böyle bir ihtimal mi vardı? Yoktu elbette… Peki sonuçlar nasıl manipüle edildi? Nasıl değişti? Emin olun kendileri de bilmiyor gerekçeye ne yazacaklarını! Ama bekliyoruz…”