Baro başkanları ve avukatlar, her türlü baskıya rağmen sonuna kadar direndi
“Paralel baro” yasasının son maddeleri TBMM Genel Kurulu'nda görüşülürken, Ankara Kuğulu Park'ta gece boyunca nöbet turan, 80 baro başkanının imzaladığı bildirge doğrultusunda tamamını temsilen 55 baro başkanı, günün ilk ışıklarıyla birlikte meslektaşlarıyla buluşmaya başladı. Ancak polis ablukası altındaki Kuğulu Park'a avukatların girmesine izin verilmeyince baro başkanları Tunalı Hilmi Caddesi'ne çıktı. Caddedeki kafelerde toplanan baro başkanları ve avukatların bekleyişi saat 14.00'e kadar sürdü.
Baro başkanları ve avukatlar, kanun teklifinin geri çekilmesini istedikleri dilekçelerini TBMM'ye sunmak için pandemi kuralları ve TBMM çevresindeki eylem yasağı nedeniyle tek sıra halinde Tunalı Hilmi Caddesi'nden harekete geçtiler. Baro başkanları ve avukatlar, Tunus Caddesi'ne yönlendirildi. Cadde boyunca sloganlar atarak yürüyen avukatlar, cadde sonunda bir kez daha durduruldu. Bir süre bekleyişin arından barikatı yeniden açan polis, avukatları Kennedy Caddesi'nin köşesindeki Ankara Sanayi Odası önünde bir kez daha durdurdu. Baro başkanları ile polis şefleri arasındaki görüşmelerde, dilekçelerin meclise iletilmek üzere tek elde toplanması kararlaştırıldı. Dilekçeler TBMM'ye iletilmek üzere toplanırken, baro başkanları ve arkalarında avukatlar, Ankara Adliyesi'ne yürümeye başladı ve Tunus Caddesi, Karanfil Sokak, Selanik Caddesi, Mithatpaşa Caddesi üzerinden Sıhhiye Kavşağı'na çıkıp Adalet Sarayı'na gittiler.
Yürüyüş boyunca Ankara sokaklarını “Paralel baro istemiyoruz”, “Barolar halkın avukatıdır”, “Ankara uyuma savunmana sahip çık”, “Savunma susmadı susmayacak”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, biat etmiyoruz” sloganlarıyla inleten avukatları bir sürpriz de burada bekliyordu.
Adalet Sarayı'nın bahçesine alınmaya avukatlar, otopark girişinin bulunduğu Altınsoy Caddesi'ne yönlendirildi. Burada habercilere ve meslektaşlarına günün değerlendirmesini baro başkanları adına Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun yaptı. Altun şöyle konuştu:
“Alternatif baro ya da bizim tespitimize göre paralel baro kavramına şiddetle karşı çıktık. Ne iktidar çevresinde, ne basında, ne Adalet Bakanlığı ne de Barolar Birliği'nden ortada bir teklif olmadığı, teklif olmadığı için de görüşülecek bir şey olmadığı söylendi. Yaygın medya bizi boşa gürültü çıkardığımızı, rüzgar olmadığı halde yelkenlerimizi şişirdiğimizi iddia etti. Ancak öyle değildi. Bu öyle bir kanun ki, kenar süsü bile yok. Bu öyle bir kanun ki tek bir avukata, tek bir baroya yaramayacak. Bütün baroları bölecek, bütün avukatları ayrıştıracak bir yasa teklifi. İçinde genç avukatlara yönelik aidat indirimi olduğunu söyleyebilirsiniz ama bu da baroların genel kurullarında kabul edilmiş mevcutta olan bir uygulama zaten. Devlet, Hazine ve Maliye Bakanlığı veya Adalet Bakanlığı meslektaşlarımıza yönelik en ufak bir kolaylık getirmiş değil. En ufak bir iş alanı açmış değil. Yani kendi kesesinden vermiyor devlet. Kamu adına yapılan adli yardım ve CMK müdafiliği hizmetlerinde bile KDV'yi kaldırmıyor. Burada bile gelir vergisini kaldırmıyor. Aidatlardaki gibi 5 yıl da istemiyoruz, mesleğin ilk 2-3 yılında almasın. Avukatlar lehine bir düzenleme olsun dedik olmadı. Bu kanun sadece çoklu baroyu düzenlemiyor. İçerisinde alternatif baronun, nispi temsilin kalıntılarını da barındırıyor. Kendi için çelişen metinler var. Bunların tümünü gerek 19 Mayıs, gerek 1 Haziran bildirgelerimizde ortaya koyduk. Bütün baro başkanları olarak bulduğumuz bütün mecralarda itirazlarımızı tek tek dile getirdik. Bu kanun çıkmamalı dedik. Ama bizi dinlemediler. Önce 22 Haziran'da Ankara'nın girişinde önümüze set çektiler. 28 saat boyunca fiili gözaltında tutulduk. Sonra 200 metrelik sembolik yürüyüşümüzü yaptık. Ata'nın huzuruna çıkıp onları şikayet ettik. Tekrar belki sözümüz dinlenir dedik. Komisyonun önüne geldi teklif. Görüşme istedik. Bizi içeri sokmadılar. Milletin meclisine girmek istedik. Küçümsediler, 20-30 baro başkanı dediler, 50'nin üstünde baro başkanıydık ama 80 baronun ruhunu ve iradesini taşıyorduk. Hepimiz aynı anda girelim demedik. İkişerli, üçerli alın dedik almadılar. Bu yasa bizimle ilgili, temsilcisi olduğumuz barolar için, üyesi olan avukatlar için, sesi nefesi olduğu yurttaşlar için dedik, sesimizi duymadılar, içeri almadılar. Ancak yalanlar söylediler. Bizi kabul etmemişiz, müzakereden kaçınmışız gibi gösterdiler. Oysa Adalet Bakanlığı'nın önüne hep beraber gittik, 31 baro başkanı 80 baroyu temsilen gittik. Bu kendi aramızda aldığımız karardı, gelebilen başkanlarla gittik. Yine Millet Meclisi'ne kendi aramızda seçtiğimiz 17 baro başkanı ile gittik 80 baronun temsilcisi olarak. Tek bir şey söyledik. Bu yasa teklifini geri çekin dedik. Barolarla, avukatlarla birlikte yeni yasama yılında müzakere ederiz, çağa yakışan, avukata yakışan bir yasayı birlikte yapalım dedik. Elbette yasa koyucunun yerine geçmeyecek, yasayı biz çıkarmayacaktık ama bizim önerilerimiz bir hayvan hakları derneği kadar, Atıcılık Federasyonu kadar dikkate alınsın istedik. Avukat hakları da, yurttaşın hakları da en az hayvan hakları kadar önemliydi, ama komisyonda konuşturulmadık.
Birlik başkanımız orada da bizi suçladı. Arabuluculuk etmek istedi. Biz ise sadece görevini yapsın istedik. Birlik başkanının görevi arabuluculuk yapmak değil orada baroların çoğunluk görüşünü dile getirmek, orada bizi savunmak, değiştirilmek istenen Avukatlık Kanunu'nun arkasında durmaktı. Bunu da yapmadı. Dedi ki, 'ben araya girdim, 3 başkan, sonra 5 başkan gidip fikirlerinizi açıklayabilirsiniz dedi. Kendisiyle ilgili yaptığımız talebi, uzman kadrosunda hiçbir baro başkanımı gösteremem dedi. Daha sonra birlik başkanı gitsin dediğimizde onu da kabul etmedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanının sözü dinlenirdi eğer gitseydiniz. Eğer konuşsaydınız. Eğer bizimle birlikteyseniz, bu yasaya siz de karşıysanız, giderdiniz, konuşurdunuz, meramımızı anlatırdınız. Mesele o değilmiş, ancak Genel Kurul'da dinleyici localarında yerinizi aldınız. Orada mevsimlik tarım işçilerinin sorunu konuşulurken bulundunuz ama Avukatlık Kanunu görüşülürken salondan ayrıldınız. Biz Kuğulu Park'ta bekleyen 80'i temsil eden 50'yi aşkın baro başkanı, 130 bin meslektaşımızı temsil eden baro başkanlarına yönelik hiçbir ziyaret girişiminiz olmadı. Başkanların bulunduğu alana avukatların da girebilmesi adına hiçbir girişiminiz olmadı. Kolluk üstümüze gelirken de bir girişiminiz olmadı ve locada oturmaya devam ettiniz belki de devam edeceksiniz. Ama bizler yasamızı savunmaya devam edeceğiz. Yurttaşın sesi olmaya devam edeceğiz. Mücadeleye devam edeceğiz. Bu yasa genel kuruldan geçinceye veya geri çekilinceye kadar biz baro başkanları Ankara'yı terk etmeyeceğiz.”
Altun sözlerini, kendilerine desteğe gelen meslektaşlarına, illerine dönme çağrısında bulunarak tamamladı. Baro başkanları, daha sonra Ankara Adalet Sarayı'nın 5. katındaki Ankara Barosu'na çıkmak istedi. Ancak Başsavcılığın talimatı nedeniyle bir süre adliye sokulmadılar. Başta Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan olmak üzere tüm başkanlar, sosyal medya hesaplarından yaptıkları canlı yayınlarla, maruz bırakıldıkları uygulamayı eleştirdiler. Başkanlar, yapılan görüşmeler üzerine bir süre sonra Adalet Sarayı'na girebildi.
Baro başkanları, “Paralel Baro Yasası”nın TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildiği ana kadar Ankara Barosu Eğitim Merkezi'nde bir aradaydı.