Av. Dr. Başar Yaltı: “Yargı sistemi, adil yargılama koşullarını sağlayacak nitelikte değil”
Bursa Barosu'nun stajyer avukatlara yönelik düzenlediği “Meslekte İz Bırakanlar” başlıklı söyleşi dizisinin üçüncüsünde Av. Dr. Başar Yaltı konuştu
Yaltı, avukatların soyut düşünme yeteneğini geliştirmeleri gerektiğini belirterek, “Soyutlama yeteneği gelişen bir avukat daha davanın başında nasıl sonuçlanacağını kestirebilir. Tabii ki adil yargılamanın yapıldığı normal koşullarda çalışan bir avukat için geçerli bu söylediğim. Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu yargı sistemi maalesef biz avukatlar bakımından olsun, vatandaş bakımından olsun adil yargılama koşullarını sağlayacak nitelikte değil” dedi.
Bursa Akademik Odalar Birliği Oditoryumu'nda gerçekleştirilen söyleşiyi Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, yönetim kurulu üyeleri ve stajyer avukatlar izledi. Bursa Barosu Başkan Yardımcısı Sav. Metin Öztosun, sunuş konuşmasında Av. Dr. Başar Yaltı'nın özgeçmişini okudu.
Avukatların düşünme metodolojisi üzerine bir sunum yapan Yaltı, stajyer avukatlara “hukuk felsefesini ve mantığını bildiğiniz zaman çok daha başarılı avukatlık yapacağınızı yaşayarak göreceksiniz” dedi.
Yaltı şöyle konuştu:
“Düşünmek dünyanın en ağır işidir. Biz avukatlar bu anlamda ağır fikir işçileriyiz. Tabii ki sistemli düşünmekten bahsediyoruz. İlk aklımıza geleni söylemek düşünmek değildir. Düşünmenin mantığını, metodolojisini, gereklerini bildiğiniz zaman ne kadar zor olduğunu anlayacaksınız.
Hukuk, adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzenidir. Hukuk çok fonksiyonludur. Birkaç tanesi ise vazgeçilmezdir. Hukukun üç değeri vardır. Sosyal olgu, norm ve etik değer. Bu üç unsurdan oluşan anlayış düzenin mantığını da oluşturur. Etik değer dediğimiz, hukukun çıktısıdır. Yani adalet…
Biz avukatlar toplum içinde yaşayan kişileriz. Yargıda, vatandaşı ve toplumu temsil eden avukattır. Avukatların, halkın temsilcileri olduklarını asla unutmamaları gerekir. Bireysel bir iş, dava üstleniyoruz gibi bakmayın.
Hukukun birinci işlevi adaleti sağlamak. Bunun için de önce kuralda doğruluk. Sonra olayda doğruluk, en sonunda da kararda doğruluk. Bu üçü bir araya geldiği zamanda adaletli sonuç elde edilir.
Yüksek mahkeme içtihatları hakimleri bağlar. Biz avukatlar kendimizi içtihatlara bağlı hissetmeyiz. Maalesef hakimlerde, hele hele kendisine güveni olmayan hakimlerde içtihada göre karar verme anlayışı gelişmiştir. 'Aman benim kararım Yargıtay'da bozulmasın.' Hukuku geliştiren, avukatların bazı kararlarda ısrarıdır. Bu sayede içtihatlar da değişiyor, gelişiyor. Hukuk normu çağa uygun hale geliyor.
İçtihatlarla birlikte akademik makaleleri de okuduğunuzda sentezleyip o olaya özgü görüşünüzü ortaya koymaktan asla çekinmeyin. Yanlış anlaşılır diye kaygılanmayın. Tabii ki saçma sapan düşüncelerle de hakimin, mahkemenin veya meslektaşınızın karşısına çıkmayın. Hukuku geliştiren bizim bu yenilikçi çabalarımız olacaktır.
Bir mimarın düşüncesi bina olarak somutlaşır. Ancak bir avukat, karar metnini içeren bir kağıt parçası elde eder. Bu nedenle avukatların soyut düşünme yeteneğini geliştirmeleri gerekiyor. Bu da matematik ve felsefe okumakla mümkün. Çok okumakla mümkün. Avukat sadece avukat, sadece hukukçu değildir. Bir avukatın aynı zamanda tarih, sosyoloji, psikoloji, felsefe, siyaset bilmesi gerekiyor. Zaten anayasa hukuku demek, siyaset demek. Bu tür bilgilerle kendisini donatırsa avukat oluyor.
Soyutlama yeteneği gelişen bir avukat daha davanın başında nasıl sonuçlanacağını kestirebilir. Tabii ki adil yargılamanın yapıldığı normal koşullarda çalışan bir avukat için geçerli bu söylediğim. Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu yargı sistemi maalesef biz avukatlar bakımından olsun, vatandaş bakımından olsun adil yargılama koşullarını sağlayacak nitelikte değil…
Avukatlığı sadece savunma mesleği olarak görmemeliyiz. Çağdaş dünyada avukatlık sadece savunma mesleği değil, hak arama mesleğidir. Biz bu mesleğin mensuplarıyız. Son zamanlarda arabuluculuk, uzlaştırmacılık diye sunulan alternatif çözüm yolları, aslında avukatlık mesleğinin tasfiyesi anlamına geliyor. Avukatlık Kanunu'nun 35/A maddesi görmezden geliniyor ve uzlaştırmacılık, arabuluculuk gözümüze sokarcasına dayatılıyor. Ne yazık ki Barolar Birliği de bunu görmezden geliyor. Barolar Birliği, arabuluculuğa verdiği önemin onda birini 35/A maddesine verse avukatlık mesleği daha da gelişecektir. Neden yapmadıklarını da söyleyeyim. Avukatlık itiraz mesleğidir. Arabuluculuk, uzlaştırmacılık, itiraz eden karakteri ortadan kaldırmak için avukatlığı tasfiyeye giden bir yoldur.”
Sunumun sonunda Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, günün anısına Av. Dr. Başar Yaltı'ya İznik çinisi plaket hediye etti.