Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak!
Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde, Mirabel Kardeşler'in anısına, kararlılıkla bir kez daha haykırdı: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak!
Bursa Barosu Başkanlığı'ndaki basın açıklamasını Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Ceren İlgen Altuntaş okudu. Bursa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Aslı Evke Yetkin, sayman Av. Nilay Parlar, yönetim kurulu üyesi Av. Müberra Gülen Aydın'ın ile avukatların da katıldığı açıklamada şu mesajlar verildi:
“Bugün burada, kadına yönelik şiddetin her türüne karşı kararlılıkla durmak ve hukukun üstünlüğünü savunmak için bir araya geliyoruz. Kadına yönelik şiddet, münferit bir olay olmanın çok ötesinde, hayatın her alanına sızmış sistemsel bir kriz olarak varlığını sürdürmektedir. Bu, yalnızca fiziksel bir yara değil; insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve adaletin temelden sarsılmasıdır. Kadınların yaşam hakkı, vücut bütünlüğü ve onuru vazgeçilemezdir; bu hakların korunması devletin birincil yükümlülüğüdür.
Bizler biliyoruz ki şiddet, kadın ve erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkilerini sürdürmenin aracıdır. Kadının toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda ikinci plana atılması; şiddetin zeminini güçlendirmektedir. Bu nedenle mücadelemiz, sadece şiddetin sonuçlarıyla değil, onu üreten toplumsal zihniyetle ve ataerkil düzenle mücadeledir.
Türkiye'nin bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi, hem hukuki hem de toplumsal düzeyde ciddi bir korumasızlık ve cesaretlenme ortamı yaratmıştır. Ancak açıkça biliyoruz ki; insan hakları evrenseldir ve hiçbir siyasi karar kadınların yaşam hakkını askıya alamaz.
İç hukukumuzdaki en temel dayanağımız olan 6284 sayılı Kanun, bir lütuf değil, kadın mücadelesinin bir kazanımıdır ve kadınların yaşam güvencesidir.
6284 Sayılı Kanun'u uygulamaktan imtina eden, koruma tedbirlerini keyfi olarak geciktiren adli ve idari personel ile kolluk kuvvetlerinin kökleşmiş cinsiyetçi tavırları, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmakta ve cinayetlere zemin hazırlamaktadır! Kadınların yaşam hakkını güvence altına alan BU YASANIN RUHUNU yok sayan her eylem, kabul edilemez bir kusurdur. Mağdurların can havliyle yaptığı defalarca süren başvurulara rağmen, yasal sorumluluğu olan makamların ağır ihmali sonucu yaşanan her can kaybı, bizim için bir utanç vesikasıdır!
Hukukçular ve kadın hakları savunucuları olarak bu ihmaller zincirinin kırılması ve sorumluların en ağır şekilde hesap vermesi için mücadelemiz sürecektir!
Biz Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, 6284'ün etkin ve eksiksiz uygulanması için bu kanuna dün olduğu gibi bugün de tüm gücümüzle sahip çıkıyoruz ve çıkmaya devam edeceğiz!
Adalet sistemi, ataerkil şiddetin karşısında caydırıcı olma niteliğini tamamen yitirmiştir. Bugün Türkiye'de yargı, kadın katillerinin sığınağı haline gelmiş; “iyi hâl”, “haksız tahrik” gibi erkeklik indirimleri, kadınların canına kastedenleri adeta ödüllendiren bir pratiğe dönüşmüştür. Bu artık münferit bir hata değil; doğrudan kadınları hedef alan bir şiddet politikasıdır.
Yargının görevi, faillere bahane yaratmak değil; kadınların yaşam hakkını korumaktır.
2025 yılı, kadınlar için bir kriz değil, bir ulusal aciliyet hâlidir. Bugün itibarıyla Türkiye'de 411 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Şunu söylemeyim ki bu açıklamayı okurken bu sayının artabileceğini bilmek boğazımı düğümlüyor. Bu sayı; her gün en az bir kadının erkek şiddeti tarafından hayattan koparıldığını gösteriyor. Bunlar sayı değil; isimleri, hikâyeleri, hayalleri olan kadınlardır.
Arzu Khalılova, Yasemin Bulut, Sevgi Yandık, Yasemin Uludağ, Başak Gürkan…
Erkek şiddeti kız kardeşlerimizi aramızdan aldı; korunmaları gerekirken yalnız bırakıldılar, adalet sessiz kaldı. Ve sadece öldürülen kadınlar değil, şüpheli kadın ölümleri de bu ülkenin en karanlık gerçeğidir. Rojin Kabaiş ve Gülistan Doku, yıllardır akıbeti açıklanmayan, gerçeği karartılan kadınlar olarak hafızamızda duruyor.
Sadece Bursa'da bu yıl 37 kadın öldürüldü. Mudanya'da eski eşi tarafından bıçaklanan kız kardeşimiz hâlâ entübe durumda yaşam mücadelesi veriyor. Şiddet artık kapımızda değil; evlerimizde, sokaklarımızda, yanımızda. Kadınlar en güvende olmaları gereken yerlerde, kendi yaşam alanlarında katlediliyor; “aile içi mesele” diye susturulan erkek şiddeti hayatlarını çalıyor.
Bu ölümler ne kaderdir ne de “olacağı varmış”tır. Bunlar politik, önlenebilir ve hesap sorulabilir cinayetlerdir.
Susmayacağız, unutmayacağız, affetmeyeceğiz.
Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak sesleniyoruz: Kadınların yaşam hakkını yok sayan her karara, her indirime, her gecikmeye ve her sessizliğe karşı duracağız. Bu ülkede kadınlar ölmeye devam ederken hiçbir kurum, makam veya fail rahat uyuyamayacak.
Biz soracağız, onlar hesap verecek!
Yaşamak istiyoruz ve yaşayacağız!
Ataerkil zihniyete karşı renklerimizi birleştirerek ve isyanımızı büyüterek mücadelemize devam edeceğiz.”