Bursa'da avukatlar cübbeleriyle oturma eylemi yaptı
Hükümetin, çoklu baro yasa tasarısı TBMM Adalet Komisyonu'na sevk edilirken, baro başkanları Ankara'da temaslarını sürdürüyor. İllerde de avukatlar nokta eylemlerle tasarıyı protesto ediyorlar. Bursa Barosu üyesi avukatlar da bugün (1 Temmuz 2020) öğleyin Adalet Sarayı bahçesinde toplanarak oturma eylemi yaptı, sloganlarla tasarıyı protesto etti.
Bursa Barosu üyesi avukatlar saat 12.00 itibariyle Adalet Sarayı bahçesinde toplanmaya başladı. TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Feridun Tetik, Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez, önceki başkanlardan Prof. Dr. Kayıhan Pala ile sendikacılar da savunmaya destek vermek için geldi.
Oturma eylemine önceki Bursa Barosu başkanlarından Ali Arabacı da katılırken, Bursa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Metin Öztosun, meslektaşlarına hitaben bir konuşma yaptı. Öztosun konuşmasına, Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevi'ndeyken, belki de avukatların oturma eylemi yaptığı noktada yazdığı şiirden bir bölümü aktararak başladı:
“İnsanlarım, ah, benim insanlarım, / antenler yalan söylüyorsa, / yalan söylüyorsa gazeteler / kitaplar yalan söylüyorsa, / duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa, / ses yalan söylüyorsa, / söz yalan söylüyorsa, / ellerinizden başka herşey / herkes yalan söylüyorsa, / elleriniz balçık gibi itaatli, / elleriniz karanlık gibi kör, / olsun, / elleriniz isyan etmesin diyedir. / Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız / bu ölümlü, bu yaşanası dünyada / bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.”
“Zulümler devam ediyor” diyen Metin Öztosun şöyle devam etti:
“Kirazlıyayla'da , Kaz Dağlarında, Salda'da, vatan toprakları, limanları, emekle donanmış kuruluşları yabancılara peşkeş çekilerek zulüm devam ediyor. Patronlar istedi diye işçinin alın teri kıdem tazminatları iç edilmek istenirken, zulüm devam ediyor. İstanbul'da mitinge gitti diye iş akdi sonlandırılan avukat meslektaşımın işine son verilirken zulüm devam ediyor.
En demokratik hakkı olan yürüme hakkı elinden alınarak yürütülmeyen Bursa, izmir, Adana barolarında zulüm devam ediyor.
Siyasete bulanmış davalarda gazetecilere, itiraz edenlere, tarihe not düşenlere zulüm devam ediyor.
Ama bu zulme, bu ülkede haksız hukuksal düzenlemelere siyaset dışında tek itiraz edebilen, halkın yanında olarak onların sesine kulak veren ve yargısal destek veren tek kurum olarak kalan barolar da parçalanarak güçsüzleştirilmeye, halkın ve ezilenlerin sesi kısılmak isteniyor.
Çünkü barolar halkın yanında, işçinin emeğinin yanında. Kadının, çocukların, doğanın, köylülerin ve haksızlığa uğrayan tüm kesimlerin yanında. Bu haksızlıklarla mücadele eden avukat meslektaşlarının yanında.
İstisnasız 80 baro da kendilerine sorulmadan yapılan böyle bir düzenlemeye karşı. Ama iktidar düzenlemeden vazgeçmiyor.
İşte 2017'de karşı durduğumuz yeni anayasal düzen tam da işte bu. Yaparım, yaparım, yaptım oldu anayasal düzeni…
Bir de gayri ahlaki olarak baroların itirazları hep ideolojik deniyor. Çünkü artık her itiraz ideolojik, kendileri gibi düşünmeyen herkes vatan haini…
Hukukçu-avukat adaletsizliğe, hukuksuzluğa tüm gücüyle itiraz eden kişidir.
Onun karakteri uzlaşı üzerine kurulamaz. Çünkü 'haksızlıkla uzlaşı' adaletsizliğe kısmen de olsa boyun eğmektir.
Adalet savaşçısı hukukçu boyun eğerek uzlaştığı anda o artık hukukçu değil menfaat peşinde koşan bir tüccar veya kendi ikbali peşinde koşan biridir.
Hukukçunun turnusol kağıdı adalettir.
Biz adalet peşindeyiz ve peşinde olmaya devam edeceğiz.
Ümidin, akar suların, meyve çağında ağaçların, dalımıza konan kuşların, serpilip gelişen hayatın dostuyuz biz. Üstünlerin değil, hukukun üstünlüğünün yoldaşıyız, biz gelecek güzel günlerin umudu ve mücadele kararlılığı ile buraya geldik biz…
Bin kez budadılar körpe dallarımızı, bin kez kırdılar. Yine çiçekteyiz işte, yine meyvedeyiz. Bin kez korkuya boğdular zamanı, bin kez ölümlediler, yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek...
Sevgili meslektaşlarım, susmayacağız, biat etmeyeceğiz, üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü demeye devam edeceğiz. Hak kuvvetten üstündür diyeceğiz.”
Avukatlar, Öztosun'un konuşmasının ardından bir süre daha oturmaya ve “Savunma susmadı susmayacak”, “Ya hep beraber ya hiçbirimiz, kurtuluş yok tek başına”, “Direne direne kazanacağız” şeklinde sloganlar attı.
Oturma eylemi sorunsuz sona erdi.