Largo Desolato'ya Dair
LARGO DESOLATO
Leopold, kuşku duymuyorsundur sanırım, hepimiz seni seviyoruz.
Neden sevmeyelim ki?
Biz bir şey yapmadık sen yaptın.
Biz bir makale yazmadık, sen yazdın.
Bu yüzden senin başın belada, bizim değil. Bu yüzden mutluyuz. Ya yazan biz olsaydık. Olabilirdi. Ama iyi ki sen yazmışsın. Zaten yazsan yazsan sen yazardın.
Endişelenme, mutlaka bu işin sonu iyi olacak. Gerçi pek iyi olacağa da benzemiyor ama. Umarız iyi olur. Ya da nasıl olursa olur artık. Yapacak bir şey yok. Şöyle bir bakınca kötü olacak gibi görünüyor ya. Neyse.
Sonu iyi olursa? İyi olmasa daha iyi olur. Durduk yerde saygınlığının artması gereksiz. O kadar da önemli değildi yaptıkların, biz de yapabilirdik. Ama sen yaptın. Böyle bir şeyi zaten ancak sen yapardın.
Leopold kuşku duymuyorsundur sanırım hepimiz seni seviyoruz.
Ama senin özel hayatın da pek iyi değil. Yaptıklarımla ne ilgisi var deme. Şuan söz konusu olan sen olduğuna göre, seninle ilgili her şey önemli hale gelir. Ailen, iş arkadaşların, seni izleyenler, dinleyenler, yanında olanlar, karşında olanlar, yanında olmak isteyenler, seni olduğundan başka biri gibi görenler, etrafında dönüp dururken adeta bir hortum oluşturuyorlar ve sen o hortumun ortasında öylece, hareketsiz duruyorsun. Şuan sen dururken önemlisin.
Bir şey yapmanın, aydın olmanın, insan olmanın varolmanın yükünü taşıyorsun. Oysa hiç bir şey yapmadığın günlerde ne kadar güzeldi her şey. O zaman seni daha çok seviyorduk.
Ama iyi ki bir şey yaptın. Sonuçları senin sorunun. Bize düşen bunu konuşmak, irdelemek, belki biraz dedikodu, biraz yorum, biraz yüceltmek, biraz küçümsemek, belki oturup tüm bunları başkalarına anlatmak hatta yazmak, oynamak ya da izlemek.
Ama kuşku duymuyorsundur sanırım, hepimiz seni seviyoruz.
İzzet BOĞA